18 Eylül 2013 Çarşamba

Çeyiz Alışverişi..

Yazın gelmesiyle ara vermiştim. Malum gezme tozma, tatil kendim ve sevdiklerime ayırdım hem vaktimi, hemde paramı :D

Uzuuun zamandır bunun peşindeydim, rengine bitmiştim ve sonunda benim oldu bu güzel vintage tarzı kettle ve ekmek kızartma makinesi


     Hisar monaco çelik tencere seti

 




                 





17 Eylül 2013 Salı

Nerede Çocukluğum??

Bugün sanırım havanın kasvetinden de olsa gerek baya bir duygusal ve hassasım. Öyle bir bakıyorum da hayata, nerdeeeen nereye dedirttiriyor. Çocukluğumu düşünüyorum tek derdim oyun, şarkı, türküymüş. O zamanlar büyüyeceğime hiç inanmazdım, sanki ben ve çevremdeki çocuklar hep öyle kalacakmışız gibi gelirdi. Çocukluk işte, Ömrün olduktan sonra mümkün mü büyümemek?
Sanırım önemli olan ömrünü nasıl geçirdiğin? Yoksa bir bakmışsın göz açıp kapayıncaya kadar geçip gitmiş zaman..

Çevremde geçmişine sıkı sıkıya bağlı biri olarak anılırım. Bu şarkıyı küçükken dinleyip sonraki zamanları mı düşündürürdü. Bende mi böyle olacağım diye hüzünlenirdim. Çocukken de psikopat mışım onu anladım =)






Bir de hiç unutmam, Erkin Koray' ın Öyle Bir Geçer Zaman Ki şarkısını ben ilk kez çelikten dinlemiştim. O şarkıyı her dinlediğimde içim bir tuhaf olurdu, annemle babama gizliden bakıp zaman geçmesin diye dua ederdim. Hala dinlerim, bu sefer çocukluğum, endişelerim, korkularım ve Annem aklıma gelir..

Bu şarkının hiç olmadığı kadar derin anlamı var artık bende.


Pomaklar..

Pomaklar Balkanlar' da, bulgaristan' ın  güneyi, Batı Trakya, Doğu Makedonya ve Türkiye' nin Doğu Trakya ve batı bölgelerinde yaşayan, Pomakça diye tabir edilen slav dil grubuna ait farklı slav şivelerini konuşan, çoğunlukla müslüman bir Balkan toplumudur.

Pomakların konuştuğu dil güney slavca dil grubunun bir şivesidir. Pomakça da harf yapısı aynı bulgarca da olduğu gibidir.



İşte bir kaç örnek..


Zyaneş li pomatski; Pomakça bilir misin?

Dyeka hodiş; Nereye gidiyorsun?
Mayka- Nanka; Anne
Mico; Amca :)






Kızın çeyizinde buzdolabı ve laptop bulunuyor 

Rafie 21 yaşında. Hayatını birleştirdiği Ahmet ise ondan iki yaş 
büyük. Şubatın son günlerinde yaptıkları düğünün bu sezonun son düğünü 
olduğunu öğreniyoruz. Burada düğün iki gün sürüyor. İlk gün erkeğin 
akrabalarına yemek veriliyor. Misafirler para hediyesinin yanında 
şeker, pirinç, un gibi gıda malzemeleri de hediye ediyor. Eskiden 
herkesin börek götürdüğünü söyleyen yerliler, şimdi bunun yerine 
sadece malzemesinin verildiğini aktarıyor. Yemek sonrası köy 
meydanında horo oynanıyor. Zurna ve davul eşiliğinde farklı halk 
türküleri eşliğindeki oyuna genelde gençler iştirak ediyor. Ahmet açık 
renkte kostüm, siyah gömlek ve kıravat, Rafie ise pullu yelek, tülbent 
denilen başörtü, beyaz ve pullu önlük ve yine renkli bir şalvar 
giyiniyor. Rafie, "gelin" olma merasimine kadar bu elbiselerle 
dolaşacak. Bir taraftan meydanda eğlence devam ederken, diğer taraftan 
kızın çeyizi evinin ödünde sergileniyor. 









Buradaki geleneğe göre erkek evi almakla, kız 
ise evin içini döşemekle yükümlü. Bu yüzden çeyizde beyaz eşyadan 
tutun da soba, tencere ve laptopa varıncaya kadar eşyaları alıyor. 
Sadece giyim eşyaları için yaklaşık 80 metre uzunluğunda ve 4 metre 
yüksekliğinde iskele kuruluyor. Yatsı sonrası kınalama merasimi 

yapılıyor. Erkeğin evinden müzik eşiliğinde alınan kına köy meydanına 
kadar taşınıyor. Burada isteyen ellerini sokarak kınalıdıktan sonra 
gelinin kınalanmasına geçiliyor. Düğünün ikinci gününde bu kez kızın 
akrabalarına yemek veriliyor. Daha sonra erkeğin kıza vereceği 
hediyeler, bayrak denen sopalara yerleştirilerek müzik eşliğinde horo 
oynanan meydana getiriliyor. Kızın anne ve babası bayraklardaki 
hediyeleri taşıyan kişilerle, hediyeleri almak için "pazarlığa" 
tutuşuyor. Kimisi 10, kimisi 20 leva, kimisine de daha fazla değer 
biçiliyor. Bundan sonra düğünün en ilginç yanı başlıyor. 




"Gelin" olma merasimi 

Evlenen bayan bir odada boyanıp süslenerek "gelin" oluyor. Gelin 
adayının yüzü kremle beyazlatılıyor. Daha sonra yüzü teker teker 
farklı pul çeşitleri ile süsleniyor. Bu esnada kızın gözlerini hiç 
açmaması gerekiyor. Bir buçuk iki saat kadar devam eden bu süreç 
sadece gelinin çok yakın akrabaları tarafından izlenebiliyor. Pullama 
işlemi sonrası gelin adayına 'ruba', 'ferece', 'kondak', 'sofra' 
denilen elbiseler giydiriliyor. Renkli bir elbise olan ve fistan 
şeklinde olan 'ruba' aslında bir nevi gelinlik hüveyetini taşıyor. 
Giydiği elbiselerin birçoğunu kız, gençlik çağından beri kendisi 
işliyor. Bu yüzden Ribnovo'daki her bayanın dikiş konusunda oldukça 
mahareti bulunuyor. 
Giydirilip boyandıktan sonra damat ile birlikte gözü halâ kapalı 
olarak dışarıya çıkan kıza, gözlerini açar açmaz kendini görmesi için 
ayna veriliyor. Yeni hayatının başlangıcını sembolize eden bu olaydan 
sonra imam nikahı kıyılarak düğün sona eriyor. Düğünlerde herkes en 
iyi ve renkli olan elbiseyi giymeye çalışıyor. Bu yüzden renk ve 
pulların oluşturduğu göz kamaştırıcı elbiseler, insanı masal dünyasına 
çekiyor. Belki bundan ötürü de burada, karşı tarafa verilecek en 
değerli hediyeyi, el işlemeli ve süslü bir elbise teşkil ediyor. 






16 Eylül 2013 Pazartesi

Düğün Pastaları, Kuabiyeler ve Cupcake' ler..

İnsan yemeye kıyamaz bunlarıı :)



























Vintage Düğünler..

Vintage akımı son zamanlarda modadan dekorasyona her alan da karşımıza çıkıyor. Düğünlerin klasik ve sıradan havasından kurtulup, aynı zamanda zarif ve romantik bir hal alması vintage' ın büyüleyici havasıyla mümkün hale geliyor. 


Renki çiçekler, vazolar, loş ışıklar, eskitilmiş masa ve sandalyeler, dantel ve keten masa süslemeleri, mum ve çiçeklerlerle süslenmiş bir pasta ile de böyle romantik bir düğün sizde yaşayabilirsiniz.